Karadeniz’de Rus karasularını ihlal eden İngiliz muhrip gemisinde BBC’nin işi neydi?
Geçen hafta çarşamba günü İngiliz Kraliyet Donanması destroyeri HMS Defender’a, Rus karasularını ihlal etmesinin ardından uyarı ateşi açıldı.
Rusya sınırlarındaki NATO manevraları halihazırda 6 aydır devam ediyordu.
Ardından Telegraph gazetesi, meseleye dair İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab ile Savunma Bakanı Ben Wallace arasında anlaşmazlık yaşandığını ve bu nedenle talimatı, Başbakan Boris Johnson’un bizzat kendisinin vermek zorunda kaldığını iddia etti.
Habere göre Raab, Raab Moskova’nın bu olayı potansiyel olarak kendi avantajına kullanabileceği konusunda uyardı: “Bütün anlaşmazlık Raab ve Wallace arasındaydı. Sonra karar Başbakan’a kaldı. Pazartesi günü Defender’a bu sularda barışçıl bir şekilde yelken açması talimatı verildi.”
İngiltere Genelkurmay Başkanı Nick Carter ise yaşananlar nedeniyle “uykusuz geceler” geçirdiğini belirtti: “Geceleri beni uykusuz bırakan şey, münasip olmayan bir tırmanıştan kaynaklanan muhtemel bir yanlış hesaplama. Çarşamba günü Karadeniz’de şahit olduğumuz şey bunu yaratabilecek bir durum. Bu olayda bu yaşanmadı ama üzerinde iyi düşünülmesi gereken bir durum.”
Olayın ertesi günü ise FSB, Defender’a açılan uyarı ateşinin görüntülerini yayınladı.
Görüntüler, aynı zamanda gemide bulunan BBC muhabirinin çalışmalarını da gösteriyor. Eski İngiliz diplomat ve Özbekistan Büyükelçisi Craig Murray şöyle diyor:
“BBC muhabirinin HMS Defender’da önceden konulması, BBC’nin bir devlet propaganda aracından farklı bir şey olduğu iddiasını paramparça ediyor. Ayrıca Rus ordusunu kışkırtmak için yapılan bu propaganda tatbikatının hesaplı ve kasıtlı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Gerçekten de bu, BBC muhabirinin dün gece Defender’ın rotasının İngiliz hükümetinden en yüksek düzeyde onay aldığını ifade ettiği TV haberiyle doğrulandı.
Normalde başbakan, İngiliz gemilerinin kesin konumlarına bakmaz. Bu, kasıtlı bir tehlikeli savaş eylemiydi.
Bir BBC muhabirinin [gemide] bulunması siyasi bir husustan daha fazlası. Esasında önemli hukuki sonuçları var. Açık olan bir şey var ki HMS Defender, Odessa ile Gürcistan arasındaki sulardan ‘zararsız geçiş’ yaptığını iddia edemez.
Şu anda böyle bir geçişte Fiolent Burnu’nun 12 mil yakınından geçmenin kesinlikle gerekli olmadığı ve belirlenmiş deniz yolunun [başlangıçta Ukrayna tarafından belirlenmiş olan] karasuların hemen dışında kaldığı gerçeğini bir kenara bırakayım. BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin 19. maddesindeki zararsız geçiş tanımına bakın:
Bunun bir zararsız geçiş olmadığı çok açıktı. Kesinlikle 2 (d)’ye göre bir propaganda eylemiydi ve aynı şekilde 2 ( c)’ye göre, kesinlikle askeri savunma hakkında bilgi toplama alıştırmasıydı. Bunun ayrıca 2 (a)’yı bağladığını iddia ediyorum, bir kuvvet kullanma tehdidi.”
Öte yandan Hür Avrupa Radyosunda hafta sonu yer bulan haberde, gemide Ukrayna özel kuvvetleri mensuplarının da yer aldığı ifade edildi.
Defender, her yıl NATO ülkelerinin katılımıyla düzenlenen Sea Breeze’de yer alıyor. Bu yılki manevra, serinin şimdiye kadarki en büyük ölçeklisi ve Kırım açıklarında gerçekleştiriliyor.
Rusya’nın 5 bin asker, 32 gemi, 40 uçak ve 18 özel harekat ve dalış ekibiyle Küba kıyılarında tatbikat düzenlerken Florida açıklarına gelerek ABD karasularını ihlal etmesi durumunda nelerin yaşanbileceği de düşünülebilir.
Brexit İngilteresi, etrafında topladığı köle devletlerle birlikte savaşa hazır ve nazır ve bir Gavrilo Princip adayı arıyor gibi görünüyor.